23 Aralık 2024 Pazartesi

Nerede o eski hayaller

Hayallerin İzinde Kaybolan Çocuk 

Küçük bir çocukken hepimiz hayal kurarız. Çoğu zaman sınırsız bir dünyada, imkânsızın bile mümkün olduğu hikâyeler yazıp yaşarız. Kimimiz uçan bir kahraman oluruz, kimimiz bir ormanda kaybolmuş ve kendi cennetini bulan bir kaşif. Renkler daha canlıdır, sesler daha net, her şey daha gerçektir o günlerde. Peki, ne oldu da bu kadar büyüdük? Neden o hayal kurma gücümüzü kaybettik? Büyümek ne garip bir kavram… 

“Küçük bir çocuğun cesareti kadar yürekli olmayan adamlar gördüm”



Küçükken hep özlemle baktığımız yetişkinlik, bizi bu kadar ağırlaştıracak olamazdı. Çocukluğumuzda kurduğumuz hayaller zamanla yerini gerçekliğe bırakıyor. Gerçeklik… Ne tuhaf bir kelime! Sanki hayal kurmak gerçek değilmiş gibi. Oysa çocukken bizim gerçekliğimiz tam da hayallerimizdi. Bir noktada “gerçekçi ol” diyenler girdi hayatımıza. Kimdi bu gerçekçiler? Hayallerimizin boyutlarını küçülten, ufkumuzu daraltan bu insanlar nereden çıktı? Çocukken bir resim çizdiğimizde “Bu gerçek değil” diyenler, neden “Hayal gücün ne güzel!” demediler?Sanırım büyüdükçe zihnimizin sınırları daralıyor. Yetişkinlik, sorumluluklar, faturalar, işler… 

Bütün bunlar bir zincir gibi ruhumuza dolanıyor. Zamanla, o zincirleri seviyoruz bile. Çünkü düzenin içinde kaybolmak daha kolay geliyor. Hayallerimiz, bizi özgürleştirmek yerine uzak birer hatıraya dönüşüyor. Ama ben inanıyorum, o küçük çocuk hâlâ içimizde bir yerlerde saklanıyor. Bazen bir gökkuşağı gördüğümüzde, bir çocuğun kahkahasında ya da bir rüyanın tatlı sonrasında yeniden ortaya çıkıyor. Bizim yapmamız gereken tek şey, o çocuğa kulak vermek. Belki o kadar kolay değil ama imkânsız da değil. Gerçeklik algımızı değiştiren şey belki de korkularımızdır. Kaybetme korkusu, başarısız olma korkusu… 

Oysa bir çocuk, başarısız olmaktan korkmaz. Düşer, kalkar ve yeniden dener. Çocuklar hayallerine ulaşmak için cesurdur. Biz ise büyüdükçe o cesareti kaybederiz. Neden mi? Belki de “başarısızlık” dedikleri kavramı fazla büyüttüğümüz içindir. Şimdi, gözlerini kapat ve hayal kurmayı dene. Sadece dene. Öyle büyük ya da küçük bir şey olması gerekmiyor. Kendini bir sahilde otururken, rüzgârın saçlarını okşadığını hayal et. Belki de bulutların üstünde uçuyorsun. Ya da çocukken kurduğun o hayali tekrar hatırla. Nasıl hissettirdi? Hayal kurmak, geçmişten geleceğe uzanan bir köprü gibidir.

Çocukluğumuzu yeniden bulmamıza, o saf mutluluğu hatırlamamıza yardımcı olur. Hayaller bizi özgürleştirir. Belki de en büyük hata, hayal kurmayı büyümekle eşzamanlı bir şekilde bırakmaktır. Unutma, hayal kurmak sadece çocuklara özgü bir yetenek değil. O küçük çocuğu yeniden bulduğunda, dünyayı daha farklı göreceksin. Hayallerin bizi ne kadar özgür kıldığını anladığımızda, büyümüş olsak bile o sınırsız dünyada yeniden yaşayabiliriz. 

Ve belki bir gün, o hayallerin peşine düşüp gerçekten uçabiliriz. Kim bilir, belki de yalnızca biraz cesaret gerek.
Share:

0 Yorum:

Yorum Gönder

Teşekkürler