10 Ekim 2024 Perşembe

Kelebek etkisi

Bugün bir kez daha fark ettim ki dünyanın bir köşesinde yaşanan acılar, savaşlar ve mutsuzluklar, başka bir yerde başka bir biçimde yankılanıyor. Her şey birbirine bağlı ve bu bağın örüntüleri her birimizde farklı şekillerde tezahür ediyor. Belki bir coğrafyada bombalar patlarken, başka bir coğrafyada bu patlamaların yankısı, yüreklerde derin izler bırakıyor. İnsanlık tarihini göz önüne aldığımızda, acı ve savaşlar sadece bir yerde kalmaz; yayılarak, dünyanın farklı yerlerinde yeni şekillerde karşılık bulur.


Düşünün ki Orta Doğu’da bir savaş patlak veriyor. Milyonlarca insan yerinden, yurdundan koparılıyor. Bu insanların çektiği acılar, mülteci olarak gittikleri ülkelerde yeni bir hayat kurma mücadelesine dönüşüyor. Ancak burada bitmiyor; mülteci krizi, bu ülkelerde yaşayan diğer insanlar için de bir sorun haline geliyor. Ekonomik dengeler bozuluyor, toplumsal huzursuzluk artıyor. Belki Avrupa’da yaşayan bir birey için savaştan kaçan insanların dramı, bir iş fırsatının kaybı, artan kira fiyatları ya da toplumsal huzursuzluk olarak karşılık buluyor. Başka bir yerde patlayan bir bomba, burada işini kaybeden ya da yaşadığı mahallede artık daha az güven hisseden birine dönüşüyor.

Ya da düşünelim, Afrika’da milyonlarca insan susuzlukla mücadele ediyor. Bu kıtlık, burada doğrudan hissedilmeyebilir ama dolaylı olarak bu açlık ve yoksulluk, gelişmiş ülkelerde artan göç dalgalarına sebep oluyor. Göç eden insanlar daha iyi bir yaşam arayışı içinde, belki de hayatlarını tehlikeye atarak başka ülkelere gitmeye çalışıyorlar. Bu arayış ise Batı dünyasında yeni bir “göçmen krizi” olarak adlandırılıyor ve politikacılar bu sorunu çözmek için çeşitli yollar deniyor. Ancak her çözüm, yeni bir sorun yaratıyor; insanlar arasında önyargılar artıyor, toplumsal gerginlikler tırmanıyor.

Bir diğer örnek; yıllarca süren iç savaşlar, bazı ülkelerde büyük travmalara sebep olurken, başka bir yerde ekonomik dengeyi bozuyor. Savaşın yaşandığı ülkelerde silah ticareti ve petrol anlaşmaları üzerinden büyük güçler kendi çıkarlarını sürdürmeye devam ederken, bu ticaretin bedelini savaşın olduğu yerde çocuklar, yaşlılar, masum insanlar ödemek zorunda kalıyor. Ancak bu savaşın yankısı, dünya ekonomisinin farklı yerlerinde enerji fiyatlarının artmasına, ticaret dengelerinin bozulmasına yol açıyor. Burada, savaşın olmadığı bir bölgede yaşayan bir insan, petrol fiyatlarındaki artış yüzünden hayatını devam ettirmekte zorlanabiliyor.

Bu acıların ortak noktası, her biri başka bir biçimde yankılanıyor ve zincirleme reaksiyonlar yaratıyor. Tıpkı bir taşın suya atılmasıyla dalgaların tüm suyu etkilemesi gibi. Bu da insanlığın birbirine ne kadar bağlı olduğunu, her birimizin diğerinin acısıyla nasıl yaşamak zorunda kaldığını gösteriyor. Şu an belki burada, bu yazıyı yazarken rahat bir koltukta oturuyor olabilirim. Ancak dünyanın başka bir köşesinde bombaların sesiyle uyanan bir çocuk, benim içimdeki bir korkunun yankısı olabilir. Bu çocuk, büyüdüğünde başka bir ülkede yeni bir kimlikle hayatta kalmaya çalışacak belki. Ve o zaman, bu çocukla yollarımız bir yerde kesişecek, ben farkında olsam da olmasam da.

Bu yüzden dünya üzerinde yaşanan her acı, aslında bizim de acımızdır. Biz bunu görmesek de bu acı, mutlaka başka bir şekilde bizim yaşamımıza da dokunur. İşte bu yüzden, insanlık olarak birbirimize yardım etmek, barışı ve sevgiyi yaymak zorundayız. 

Çünkü ne kadar göz ardı etsek de savaşlar, kavgalar ve mutsuzluklar hepimizin hayatına bir şekilde dokunur.

Hadi eyvallah

Share:

0 Yorum:

Yorum Gönder

Teşekkürler