Bilgisizlik Dolu Bilgi Çağı: İnsan İlişkileri Üzerine Bir İnceleme
Günümüzde bilgiye erişim, tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar kolay. Cep telefonlarımızdan, bilgisayarlarımıza kadar her an elimizin altında bulunan internet sayesinde, milyarlarca bilgiye birkaç tıklama ile ulaşabiliyoruz. Peki, bu kadar bilgiyle dolu bir çağda, neden insanlar arasında bu kadar büyük bir kopukluk ve anlam karmaşası var? Bu sorunun cevabı, “bilgisizlik dolu bilgi çağı” olarak adlandırabileceğimiz bir olguda yatıyor.
“Doğru bilgiye ulaşmak ,çölde kartopu oynamaktan daha zor” |
Bilginin Çoğalması ve Değersizleşmesi
Eskiden bilgi, güçtü. Çünkü zor erişilirdi. Ancak şimdi bilgi, neredeyse sınırsız ve bu sınırsızlık, onun değerini düşürdü. Bilgiye bu kadar kolay ulaşabilmenin getirdiği yanılsama, bilginin gerçekten anlaşıldığı ya da içselleştirildiği anlamına gelmiyor. Bir şey hakkında bir makale okumak ya da kısa bir video izlemek, o konuda uzman olmak anlamına gelmiyor. Bilgi artık yüzeysel, derinliğine inmek zahmetli ve zaman alıcı bir süreç olarak görülüyor. Bu durum, insan ilişkilerinde de benzer bir yüzeyselliği beraberinde getiriyor.
İnsan İlişkilerinde Bilgisizlik
İnsanlar, günümüzde birbirleriyle daha fazla iletişim kuruyor gibi görünebilir. Ancak bu iletişimin niteliği üzerine derinlemesine düşündüğümüzde, aslında çok az şeyin gerçekten paylaşıldığını fark ediyoruz. Sosyal medyada bir ‘beğeni’, bir ‘yorum’ ya da kısa bir ‘mesaj’, yüz yüze yapılan bir sohbetin yerini tutmuyor. İnsanlar, birbirleri hakkında daha fazla şey biliyor gibi görünse de, aslında birbirlerini daha az anlıyorlar. Çünkü ilişkiler yüzeyde kalıyor, derinlemesine bir bağ kurulamıyor. Bunun en bariz örneği, her an çevrimiçi olsak da, gerçekten samimi ve anlamlı insan ilişkileri kurmakta zorlanmamızdır.
Bilginin Yanıltıcı Etkisi
Sahte bilgiler, manipülasyonlar, eksik ya da yanlış anlaşılan bilgiler; bunlar çağımızın bilgi kirliliğinin sonuçları. Bu kirlilik, yalnızca bireysel düzeyde değil, toplumsal düzeyde de büyük etkiler yaratıyor. İnsanlar, eksik ya da yanlış bilgilerle hareket ettiklerinde, karar alma süreçlerinde ciddi hatalar yapabiliyorlar. Bu durum, insan ilişkilerine de yansıyor. Yanlış bilgilere dayalı önyargılar, yanlış anlaşılmalar, çatışmaların temelini oluşturuyor.
“Bilgisizlik bataklığına saplanmış her ruh özünü kaybeder” |
Derin Bilgiye Ulaşmanın Zorluğu
Bilgisizlik dolu bilgi çağı, aynı zamanda derin bilgiye ulaşmanın ne kadar zorlaştığının da göstergesi. Yüzeyde dolaşan milyonlarca bilgi parçası arasında, gerçekten anlamlı ve derin bilgilere ulaşmak için ciddi bir çaba sarf etmek gerekiyor. Ancak, modern insanın zamanı kısıtlı ve sabırsız. Derinlemesine düşünmek, analiz etmek, sorgulamak; bunlar genellikle ihmal edilen süreçler haline geliyor. Bu durum, insan ilişkilerinde de kendini gösteriyor. Yüzeysel ilişkiler, derin duygusal bağların yerini alıyor. Çünkü derin bir ilişki kurmak, sabır ve çaba gerektiriyor.
Bir İllüzyon Olarak Bilgi
Bilgi çağında yaşadığımızı düşünürken, aslında bir illüzyonun içine hapsolmuş olabiliriz. Bilgiyle dolup taşan ama derinlikten yoksun bir çağda, bilgiye sahip olmak ile onu anlamak arasında büyük bir uçurum var. Bu uçurum, insan ilişkilerinde de aynı şekilde kendini gösteriyor. İlişkilerde bilgi, çoğu zaman yanıltıcı olabilir. Birini tanıdığımızı sanmak ile gerçekten tanımak arasında fark vardır. Yüzeysel bilgilerle dolu olan çağımızda, bu farkı anlamak ve derin ilişkiler kurmak her zamankinden daha zor hale gelmiş durumda.
Bilgi Çağında Anlam Arayışı
Bilgisizlik dolu bilgi çağı, bizi yüzeyselliğin tuzağına çekiyor. Bu tuzaktan kurtulmanın yolu, bilginin peşinden gitmekten değil, onu derinlemesine anlamaktan ve içselleştirmekten geçiyor. İnsan ilişkilerinde de bu prensip geçerli. Yüzeyde dolaşmak yerine, derinlemesine ilişkiler kurmak, gerçekten anlamak ve anlaşılmak, çağımızın en büyük ihtiyaçlarından biri haline geldi.
Bilgi çağında yaşıyor olabiliriz, ancak bu çağda gerçek anlamı bulmak ve derin bağlar kurmak, bilginin değil, bilginin doğru şekilde anlaşılmasının bir sonucudur. Yüzeyde kalmayıp, derinlemesine düşünmek ve hissetmek; işte bu, insanın en büyük bilgeliğidir.
Hadi eyvallah
0 Yorum:
Yorum Gönder
Teşekkürler